20 Şubat 2012 Pazartesi

Neden Aldatıyoruz? Eşim Beni Aldatmasın!

Evlilikte kaçamak yapanlar çok şeylerini kaybedebilirler: En başta eşini çocuklarını kendine saygısını saygınlığını belki işini ve kariyerini hatta hayatlarını...

Evlilikte mutlu olmak için en önde gelen unsur, güven ve sadakattir. Eşi aldatma öyle çıkmaz bir yoldur ki boşanmanın başta gelen sebebi ve gerekçesidir. Buna rağmen Batı ülkelerinde sık rastlanır. Maalesef ülkemizde de gerek medyanın ve özellikle televizyondaki pembe dizilerin etkisiyle, gerekse ailelerdeki çözülme yüzünden daha sık rastlanmaktadır.

Sadakatsizlik, yapanı ve eşini olduğu kadar belki başka bir eşi veya çifti de olumsuz etkiler. Çocuklar perişan olabilir. Menfi tesiri anne baba ile akrabalara bile yayılabilir.

Esas zararı ise yapan görür. İş verimi düşer, huzuru kalmaz. Hovardalık eden taraf dürüstlüğünü kaybeder ve içten içe kendisinin yalancı, sözüne güvenilmez ve vicdansız olduğunu düşünmeye başlar. İlişkisi sürekli olursa insafsız ve vicdansızın biri olup çıkar.

Niçin Aldatma?

Çıkmaz yol olmasına rağmen insanlar niçin eşlerini aldatırlar? Cevabı kısa hazlar yaşamak içindir. Haz, mutluluktan farklıdır. Haz geçicidir, mutluluk ise uzun sürelidir. Hazzın içinde nefsilik vardır. Psikiyatrik tabirle altego ile hissedilir. Mutlulukta ise devamlı bir memnuniyet hali, hoşnutluk duygusu bütün benliğe hakimdir. Mutluluk, daha derinden yaşanır ve kalıcı bir duygudur. Mutlu kişi huzurludur, kendisiyle barışıktır.

Kimle Aldatır?

Yapılan istatistikler aldatan kişinin çoğunlukla yakın çalışma çevresinden biriyle eşini aldattığını göstermektedir.

Suçlu Kim?

Evliliğin sorumluluğu iki tarafça paylaşılır. Bu yüzden suçu tek tarafa yıkmak doğru olmaz. Karşılıklı sevgisizlik, ihmal ve vakit ayırmamak gibi birçok faktör işe karışır.

Kocasını aldatan birçok kadının derdini, ızdırabını dinledim. Gördüm ki genellikle ruhen ve hissen doyumsuz kadınlardır. Fiziksel, duygusal ve ruhsal açıdan tatmin olan bir hanım eşini aldatmaz. Hatta böyle bir ihaneti içinden bile geçirmez. Eşini de mutlu eder, ona doyum sağlar.

Ne Yapılmalı?

• Evlilik, kadın ve erkek iki ferdin bütünlüğünden oluşur. Bu bütünlük her yönü kapsar. Bu yüzden sevgi iletişimini iyi kurmak gerekir. Karşı tarafla ilgilenmeli, problemlerine ortak olmalı, onu mutlu etmeye çalışmalıdır.

• İşyerinde makyajlı, parfümlü, güler yüzlü kadınlarla çalışan erkeklerin hanımları güler yüz ve yakınlığı eşlerine göstermeli ve onlara kapılmasının önüne geçmelidirler. Akşam eve geldiklerinde güler yüzle, özenle giyinmiş olarak onu karşılayan karısını görünce erkeğin içi mutlulukla dolacak, her gün bir an önce eve gelmek için can atacaktır.

• Erkeğin hanımına vakit ayırması şarttır. Eve elden geldiğince erken gelmeli, hafta sonlarını mutlaka eşiyle geçirmeye gayret etmelidir.

• Eşler bilmelidirler ki başkasında cazip gibi görünen özellikler, kendi eşlerinde de vardır. Hatta eşinin birçok üstünlükleri de mevcuttur. Yeter ki arada iyi iletişim kurulsun, karşılıklı sevgi ve saygı muhafaza edilsin.

Yine karı ve koca, eşlerini başkalarıyla kıyas etmemelidirler. Çünkü her şeyin özelliği farklıdır. Kendi eşlerinin üstün ve güzel yanlarını görüp, bununla mutlu olmaya ve ailelerini mutlu etmeye çalışmalıdırlar.

Mutlu evlilik için öneriler.

Uzmanlar, evlilikte ´´sevmek ve sevilmenin tek başına yeterli olmadığını´´, atılacak minik adımlarla bu duyguların ifade edilmesi gerektiğini belirtiyorlar.

ABD´de evli çiftler üzerinde yapılan bir araştırmada eşlerin birbirlerinin ellerini tutmasının sinirlerin fark edilir bir şekilde gevşemesine sebep olduğu ve eşin eli tutulduğunda, duyguların daha rahat ortaya çıktığı görülmüş.

Evliliklerde en çok yaşanan sıkıntıların başında eşlerin birbirlerine karşı asık suratlı ve somurtkan bir tavır sergilemeleri geliyor. Asık bir surat, baskılanmış öfke ve sıkıntıların su yüzüne çıkmasına yol açar ve negatif enerji yayar. Güleryüz ve tebessümün, muhabbetin kaynağı olduğuna dikkat çeken uzmanlar, ´´Muhabbet, bizi mutlu edecek yegane ilaçtır. Eşinize karşı tebessüm göstermek zor olmasa gerek´´ diyorlar.

Sevgiyi ifade etmek kadınlara oranla erkekler için çok daha zordur. Kadınlar, erkeklerin sevdiklerini söylememelerinden yakınırlar. Uzmanlar sevgi sözcüklerinin daha sıklıkla kullanılmasının, ilişkiyi sağlamlaştıracağı görüşünde birleşiyorlar.

´´Eşinizle oturun ve ellerinizi açın, birbiriniz için sesli dua edin´´ diyen uzmanlar, şöyle devam ediyor:

´´İçinizden geldiği gibi sözcükleri sıralayın. Dua etmek istediğinizden emin değil misiniz? O zaman bunun yerine sahip olduğunuz nimetleri saymayı deneyin. Her gün başınıza gelen üç iyi (büyük ya da küçük) şeyi yazın ve bu iyi şey neden gerçekleşti diye sorun. Araştırmalar bunu yapanların 3 ay sonra ciddi derecede daha mutlu hale geldiklerini gösteriyor. 30 yıl boyunca duanın gücünü araştıran Harwardlı bilim adamı Dr. Herbert Benson, bütün dua etme biçimlerinin stresi yatıştırdığını, bedeni sakinleştirdiğini ve şifalı bir gevşeme tepkisi uyandırdığını söylüyor.´´

Eşlerin, işleri, dostları için giyindiklerini, erkeklerin, eve gelir gelmez pijamalarını giymemeleri gerektiğini belirten uzmanlar, kadınların da eşlerinin geleceği saatte daha güzel giyinmeleri gerektiğini belirtiyorlar.

Kadınların evlilik yıl dönümü, doğum günü gibi özel günlerde çok hassas olduklarını kaydeden uzmanlar, erkeklerin en azından doğum ve evlilik yıl dönümünü unutmamalarının önemine işaret ediyorlar.

Eşin görebileceği yerlere bırakılan sevgi notlarının evliliği canlandırıcı etkisini olduğuna işaret eden uzmanlar, ´´Evde minik kağıtlara minik sözler yazıp kimsenin ulaşamayacağı (size özel yerler olursa iyi olur) yerlere bu mesajları bırakın. Sevginizi ifade etmek, bu duygunun beslenmesine vesile olacaktır´´ dediler.

Eşlerin iyi giyinmesi, süslenmesi ve birbirlerine değer verdiklerini hissettirmeleri çok önemli olduğunu, ancak bugün bunun ters işlediğini savunan uzmanlar, ´´İş ve arkadaşlar için iyi giyinilirken, eşler birbirlerine bu yönde değer vermezler. Siz de haftada bir gün güzelce giyinin, ama dışarı çıkmayın, evde baş başa vakit geçirin´´ şeklinde öneride bulundular.

-´´KAHVALTIDA MUHABBET EDİN´´-

Emretmek, bütün konuşmalarda emredici bir üslup kullanmanın hitap edilen kişiyi rencide ettiğini ifade eden uzmanlar, bu kişinin eşiniz olmasının daha da üzücü olacağından, emir kipiyle konuşmak yerine, rica etmeyi denemek gerektiğini söylediler. Bu tür konuşmanın kişiye daha çok saygınlık kazandıracağının altını çizen uzmanlar, böylece, eşin gerçekten hayat ortağı olduğunun gösterilmiş olunduğunu kaydettiler.

Sabah kahvaltılarının beraber yapılmasını öneren uzmanlar, ´´Uyku mahmurluğunu yenip, eşinizle biraz da erken kalkıp kahvaltıda muhabbet etme fırsatı bulabilirsiniz´´ diyorlar.

Dışarıda baş başa yemek yemenin evlilik için terapi niteliği taşıdığını belirten uzmanlar, şöyle devam ettiler:

´´Aynısı evde daha az maliyetli olur diye düşünmeyin. Özellikle çocuk sahibi olan çiftlerin en önemli sorunlarından biri, kendilerine vakit ayıramamalarıdır. Bütün gün çocukla işle uğraşmak anne ve babayı yorar. Bir saat de olsa çocukları bir yakınınıza emanet edip, eşinizle dışarıda yemek yemek size güç katacaktır. Aslında ihtiyacınız olan farklı bir ortamda, yalnız konuşabilme, birbirinize vakit ayırma fırsatı verecektir.´´

Eşlerin ailelerine göstereceği muhabbetin, birbirlerine göstereceği muhabbeti de artıracağına dikkat çeken uzmanlar, eşlerin birbirleri hakkında ima edici, itham edici, yargılayıcı, denetleyici sözler sarf etmesinin ve bunun davranışlarla da yapılmasının olumsuz sonuçlar doğuracağını belirttiler.

Evlilikte itham edici tavırlar yerine, sevgi mesajlarının verilmesi önerildi.

ALDATMAK
Yanıltmak, hîle ve oyuna getirmek, kandırmak, iğfâl etmek, dolandırmak, sözünde durmamak Kur'an-ı Kerim'de aldatma, münâfıklar*a yakışan çirkin bir huy olarak belirtilmiştir Münâfıkların en belirgin özellikleri Allah'a inanmadıkları hâlde, "inandık", diyerek başkalarını kandırmalarıdır Allah'ı ve müminleri aldatmaya çalışan münâfıklar aslında kendilerini aldatmışlardır Allah mutlaka onların hîle ve aldatmalarını boşa çıkarır İnsanlarla olan ilişkilerde de dürüst olmak gerekir Başta alış-veriş olmak üzere her konuda başkalarını aldatmak ahlâksızlıktır

Dünyada insanları aldatmak mümkün olsa bile, Cenâbı Hakk her şeyi kuşatan ilmi ile yapılanları bilecek ve ahirette bunun hesabını hilekâr yalancılardan soracaktır Bunun için asıl aldananlar, geleceklerini düşünmeden başkalarını aldatmaya çalışanlardır Aldatmanın, doğru söylememenin nifak alâmeti olduğu unutulmamalıdır Cenâb-ı Hak, Resulullah'ı ve diğer müslümanları aldatmaya çalışan münâfıkların durumunu şöyle açıklıyor: "Onlara, insanların (Muhâcir ve Ensâr'ın) iman ettiği gibi, siz de iman edin denildiği zaman, (kendi aralarında): -Biz, akılsız cahillerin iman ettiği gibi iman eder miyiz? derler Doğrusu akılsızlar, sefihler onlardır ve lâkin bilmezler Bir de müminlerle karşılaştıkları zaman: -Biz de (sizin gibi) iman ettik, derler Halbuki şeytanlarıyla (kendilerini aldatan dostlarıyla) yalnız başına kaldıkları zaman: -Biz (dinde) sizinle beraberiz, biz ancak (mü'minlerle) alay ederiz, derler Allah

münâfıkları ettikleri istihzanın cezası ile cezalandırır; ve azgınlıkları içinde başıboş dolaşmalarına mühlet verir (el-Bakara, 2/10-15) Yukarıdaki ayetlerde aldatmanın münâfıkların alâmetlerinden olduğu bildirilmektedir Allah'u Teâlâ başka bir ayette de şöyle buyuruyor: "Doğrusu münâfıklar Allah'ı aldatmağa çalışılar, oysa O onlara aldatmanın ne olduğunu gösterecektir " (en-Nisâ, 4/142) Şu halde müslümanın böyle bir nifak alâmetini üzerinde taşımaması için; kesinlikle hilekârlığa ve başkalarını aldatmağa yeltenmemesi, böyle bir düşünceyi içinde taşımaması gerekir Unutulmamalıdır ki, Cenâb-ı Hakk'ın ilmi her şeyi kuşatmıştır O'nun bilmediği şey yoktur Öyleyse başkalarını aldatmağa çalışmakla gerçekte kendimizi aldatmış oluruz Allah'u Teâlâ şöyle buyuruyor: "Seni aldatmak isterlerse, (bil ki) şüphesiz Allah sana kâfidir Seni ve inananları yardımlarıyla destekleyen, kalplerini uzlaştıran odur " (el-Enfâl, 8/62) Cenâb-ı Hak bir yandan hilekârların hîlelerini ortaya çıkararak onları dünya ve ahirette rezil ve rüsvây ederken, öte yandan aldatılmak istenen müminlerin yardımcılığını üstlenmektedir Bütün bunlar düşünülerek, insanlarla olan her türlü münasebette dürüst olmak, doğruluktan ayrılmamak, yalana, hîleye başvurmamak; kısaca hiç kimseyi, hiçbir konuda aldatmamak müminlerin vazgeçilmez prensibi olmalıdır






Aldatmak ve Aldatılmak


Bilmem hiç aldatıldınız mı? 100 ytl'lik bir malı 500 ytl'ye aldığınız oldu mu söz gelimi? Aldatıldığınızı anladıktan sonraki hissiyatinızı hatırlayabiliyor musunuz şimdi? Muhatabınıza savurduğunuz küfürleri, lanetleri, hele bir sabah olsun ben gösteririm ona tehditlerini vs vs Ya da tersinden misal verelim; başkalarını aldattığınız oldu mu hiç? Yine aynı sahada dolaşalım; üç liralık malı bile bile 15 liraya sattığınız Alıcının cahilliğini kullanarak, binlerce defa yemin ederek, sadece kazanma hırsı ile olmayan vasıfları sattığınız mala yükleyerek Sahi ne hissediyorsunuz şu an kalbinizde? Pişmanlık mı? Yoksa aynı pozisyonu yakalasam yine yaparım mı diyorsunuz?

Neden insan hem cinsini aldatır? Sadece ticarette değil, hemen her sahada, her alanda Çok kolay ama zor anlaşılır bir cevabı var bu sorunun; insan İnsan denilen varlık mahiyetindeki mündemiç iyi ve kötü duyguların sesine kulak veriyor ve iradesi ile nihai tercihini yapıyor; yani aldatıyor Pekala bu fiilden müslüman müstağni mi? el-Cevab; kocaman bir hayır Çünkü müslüman da insan Onun da hayvani, beşeri ve insani özellikleri var Bu özelliklerin galebesine göre tavır belirliyor kendine Ama onun avantajı İslam dinine sahip olması; dinin bağlayıcı kurallarının kendini çepeçevre kuşatması; hareket alanını ve sınırlarını belirlemesi Tabii bu kuralların hayata intikali için şart olan şey ise iman Hem de kavi bir iman O imanın varlığı-yokluğu ya da kuvveti-zayıflığına göre bir yol ve istikamet belirler insan dünya hayatında kendine Ahirette de ona göre karşılık bulur elbet

Şimdi direkt konuya girebiliriz; bir müslüman karısını bir başka kadınla aldatabilir mi? Veya tersi müslüman bayanın kocasını bir başka erkekle aldatması mümkün mü? Dinin teorik temelleri buna hayır diyor Tek kelime yapamaz, haramdır, dünyevi ve uhrevi mesuliyeti ve cezayı muciptir Dikkat edin haramdır dedik Çünkü bu hususta Kur'an da çok net beyanlar var Fakat gel gör ki pratik aynı şeyi doğrulamıyor Müslüman olmasına rağmen kocasını karısını aldatan erkekler ve bayanlar var bu dünyada Çünkü yukarıda değindiğimiz gibi müslüman da olsa insan Onun da hayvani duyguları var Demek ki sahip oldugu iman bu yanlışlığı yapmasını engelleyememiş

Böyle bir hadise ile yüz yüze geldim geçenlerde Aldatılan bayanmış İki çocukları var Ama buradaki sorun tek taraflı bir beyan bu Güya bayan kocasının açık olan bilgisarayındaki bir bayanla yaptıkları mail yazışmasını okumuş Zaten çoktan beri ondan şüpheleniyormuş “Eskisi gibi davranmıyordu bana 4-5 aydır” diyor dert yanıyor baya Dert yansa iyi, zihni dünyasında başka kadınla beni aldatıyor diye kestigi ahkama delil yapıyor bu şüpheyi Halbuki bilmiyor ki; “Şekk (şüphe) ile yakîn (kesin delil) zail olmaz (çürümüş olmaz) ” Halbuki bilmiyor ki; “Beraat-ı zimmet (masumiyet) asıldır ” Yani bir insan suçlu olduğu isbatlanıncaya kadar suçsuzdur Dikkat edin ben müslüman koca böyle bir şey yapmaz iddiasında değilim Baştan itibaren böyle bir şeyin olabileceğini söylüyorum zaten Fakat bayanın delil diye ortaya koyduğu şeylerin hukuki bir geçerliliğinin olmadığı da muhakkak.

Neymiş efendim; yazışmalarında kendisinin o kadınla beraber olduğu yorumu yapılabilecek beyanlar varmış Peki ya zahiri mana Mecelle ne diyor bakın; “Kelâmda (sözde) asl olan mana-yı hakikidir (kastedilen anlamdır)” Yine Mecelle kaidesi: “Bir işten maksat ne ise, hüküm ona göredir”

Ne olacak şimdi? "Canı cehenneme!" diyor bayan Terk edecekmiş yuvasını Bu zilleti taşıyamazmış Böyle bir utanç gömleği ile halkın yüzüne bakamazmış Eğer isnad edilen suç doğru ise bu kararı saygı ile karşılarım Katılmasam da! Çünkü İslam'da suçun şahsiliği esastır Suçu günahı sen işlemedin ki halkın içine cıkacak yüzün olmasın! Kaldı ki önce suçun isbatı gerekmez mi? Ortada fiziki bir delil yok Sadece tevehhüm Tevehhüme ise itibarın olmadığı yine Mecelle kaidesi İkrar da yok ki sorumlu tutalım kocayı ikrarıyla Tam öfke ile kalkıp ziyanla oturma hali sizin anlayacağınz

Tavsiyem o ki; yarın özür dilemek zorunda kalacağımız, yıllar boyu pişmanlığını yaşayacağımız, dünyevi ve uhrevi hesabını vereceğimiz yanlış bir adım atmayalım Karşılıklı konuşalım; yiğit ve mert olalım birbirimize Açık ve seçik düşüncelerimizi, hissiyatımızı anlatalım, aile büyüklerini devreye sokalım ve en son olarak gerekirse hukuka başvuralım; ama mevhum şeyler üzerine hüküm bina etmeyelim Hayatımızı karartmayalım İslam'ın zina yasağından hareketle böyle davranırken yine İslam'ın öngördüğü usullerle önce suçun gerçekliğini ortaya koyalım

Ve bir de iç muhasebede bulunalım; gerçekten kocam veya karım niye yuvası ile tatmin olmaz, neden gözü dışarıda olur deyip hayatımızın her karesini bu perspektiften incelemeye alalım Yanlışlarımızı bulmak için yapalım bunu Eşin o yola sürüklenmesinde benim de katkım var mı, varsa ne kadar diye acımasızca sorular soralım kendimize Ne dersiniz?

Ahmet Kurucan

0 yorum:

Yorum Gönder

E-Bülten

E-Bültene kaydolduğunuzda, yayınlanan her yazı anında size email yoluyla ulaşır.

Copyright © 2012 blueyesil, All Right Reserved. Türkçeleştirme Furkan Özden