11 Nisan 2012 Çarşamba

Aristoteles Biyografisi, Aristoteles Hayatı

AristOteles, Ege Deniziˊnin kuzeyinde bulunan Stageriaˊda doğmuştur (M.Ö. 384-322). O dönemde, Stageriaˊda İyon kültürü egemendir ve Makedonyalıların buraları istila etmeleri bile bu durumu değiştirmemiştir. Bu nedenle Aristotelesˊe bir İyonya filozofu denilebilir.

Annesi hakkında adından başka hiçbir şey bilinmemektedir; babası Nicomaihos, hekimdir ve Makedonya Krallarından Amyntusˊun (M.Ö.393-370) hekimliğine getirildiğinde, ailesi ile birlikte Stageriaˊdan Makedonyaˊnın başkentine taşınmıştır. Aristoteles burada öğrenim görmüş ve savaş yaşamına ilişkin ayrıntılı bilgiler ve deneyimler edinmiştir; bir taraftan İyon ve diğer taraftan Makedonya etkileriyle biçimlenmiş ve gençliğinde, ilgisini daha çok tıp üzerinde yoğunlaştırmıştır. 17 yaşına geldiğinde öğrenimini tamamlaması için Atinaˊya gönderilen Aristoteles, hayatının 20 yılını (M.Ö. 367-347) burada geçirmiştir.

 Atinaˊya gelir gelmez, Platonˊun öğrencisi olarak Akademiˊye girmiş ve hocasının ölümüne kadar burada kalmıştır. Platon, sürekli olarak çekiştiği bu değerli öğrencisinin zekasına ve enerjisine hayran kalmış ve ona Yunancaˊda akıl anlamına gelen Nous adını vermiştir. Atinaˊda kaldığı süre içerisinde Aristoteles, başka hocaları da izlemiş ve mesela Agoraˊda politik dersler almıştır. Bir sarraf olarak iş hayatına atılmış ve daha sonra çok varlıklı olmuş Hermenias, kısa bir süre içinde çok geniş toprakları mülk edinmiş ve Aterneusˊun yöneticiliğine gelmişti. Akademiˊnin öğrencisi ve hocası Platonˊun hayranıydı.

Onun devlet yönetimine ilişkin önerilerini çok olumlu karşılıyor ve Platonˊun önderliğinde daha iyi bir yönetim oluşturmak istiyordu. Bu amaçla Assosˊta Akademiˊnin kolu olan bir okul kurmuştu. Platonˊun ölümünden sonra, Aristoteles bu okulda görev aldı ve üç yıl boyunca burada çalıştı.

Bir ara Hermeniasˊın yeğeni Pythias ile evlendi. Aristoteles, Assosˊta kaldığı süre içerisinde, zaman zaman dostu Teofrastosˊun memleketi olan Mytilenˊe gitmiştir. Bu seyahatlar, Aristotelesˊin gözlemler yapması ve kendisini yetiştirmesi açısından çok yararlı olmuştur. Bu sıralarda II. Philip, oğlu İskender için iyi bir öğretmen aramaktaydı ve Assosˊtaki okulun yöneticisi olan Aristoteles, yavaş yavaş dikkatini çekmeye başlamıştı. Görev, Aristotelesˊe önerildi ve o da bu öneriyi seve seve kabul ederek, II. Filipˊin oturmakta olduğu Pellaˊya gitti. Aristotelesˊin öğretmenliği, 343 yılından 340 yılına kadar sürdü. İskender, 336ˊda babası ölünce, onun yerine geçti ve eski öğretmeni Aristotelesˊi danışman olarak atadı.

Daha sonra İskender Yunanistanˊdaki ve Balkanlarˊdaki ayaklanmaları bastırmak üzere harekete geçince, Aristoteles, onu bırakarak, büyük idealini gerçekleştirmek amacıyla, yani yeni bir okul kurmak amacıyla Atinaˊya döndü. İskenderˊin M.Ö. 323 yılında ölmesi, Aristotelesˊi çok güç bir durumda bırakmıştı; çünkü Liseˊnin kurulması sırasında İskenderˊin yapmış olduğu yardımlar ve Hermenias için yazmış olduğu zafer türküsü, Atinaˊdaki düşmanları tarafından hatırlanmıştı.

Aristoteles, dinsizlikle suçlandı ve Atinalıların, Sokratesˊi ölüme mahkum etmekle işlemiş oldukları suçu yinelememeleri için Chalcisˊe kaçtı ve orada yakalanmış olduğu bir hastalık sonucunda M.Ö. 322 yılında öldü. Aristotelesˊin hiçbir resmi kalmamıştır. Diogenesˊe göre, ince bacaklı ve küçük gözlüymüş. Viyanaˊdaki Sanat Tarihi Müzesiˊnde sergilenmekte olan mermer başın Aristotelesˊe ait olduğu iddia edilmekteyse de, bunu kanıtlayacak herhangi bir ipucu yoktur.

Aristoteles, İskenderˊi bırakarak Atinaˊya döndüğünde, oradaki dostlarıyla buluşmuştu; ama aradan 20 yıl geçmiş olduğu için, artık eski okuluna dönemezdi. Başka bir okul kurmaya karar verdi ve bu maksatla kentin batısında bulunan ve Apollon Lyceiosˊun (Kurt Tanrı) anısına ayrılmış olan ormanlık alanı seçti. İşte bugün de kullanmakta olduğumuz Lise adı, bu Lyceiosˊtan gelmektedir.

Liseˊde eğitim ve öğretimin nasıl yapıldığına ilişkin kesin bir bilgiye sahip değiliz; ancak bazı kaynakların bildirdiğine göre, sabahları yeni başlayanlara, akşamları ise geniş halk kitlelerine dersler verilmekteymiş. Akademi ve Lise, aslında felsefe öğretimi veren okullardı. Ancak Akademi, daha çok metafiziğe ve bu arada ahlak ve siyaset gibi konulara yönelmişti. Liseˊde ise araştırmalar, Aristotelesˊin daha çok mantık ve bilimlerle ilgilenmesi nedeniyle, bu alanlarda yoğunlaşmıştı. Aristoteles 13 yıl boyunca Liseˊnin yöneticiliğini yaptı ve ölümünden sonra yerine arkadaşı Teofrastos geçti.

Teofrastos, 37 yıl bu okulun yöneticiliğini üstlendi ve yapmış olduğu yeni düzenlemelerle Liseˊyi kurumsallaştırmayı başardı; ancak Lise, Akademi kadar uzun ömürlü olamadı. Aristotelesˊin matematik bilgisi araştırmalarına yeterli olacak düzeydeydi; bilimleri matematik, fizik ve metafizik olarak üç bölüme ayırırken, Platon gibi, matematiğe - yani Aritmetik, geometri, Astronomi ve müzik bilimlerine - bir öncelik tanımıştı; ancak uygulamalı matematikle ilgilenmiyordu. "Eşit şeylerden eşit şeyler çıkarılırsa, kalanlar eşittir." veya "Bir şey aynı anda hem var hem de yok olamaz (üçüncü durumun olanaksızlığı ilkesi)" gibi aksiyomların bütün bilimler için ortak olduğunu, postülaların ise sadece belirli bir bilimin kuruluşunda görev yaptığını söyleyerek, aksiyom ile postüla arasındaki farklılığa işaret etmişti.

Aristotelesˊin, süreklilik ve sonsuzluk hakkında yapmış olduğu temkinli tartışmalar, matematik tarihi açısından oldukça önemlidir. Sonsuzluğun gerçek olarak değil, gizil olarak varolduğunu kabul etmiştir. Bu temel sorunlar üzerindeki görüşleri, daha sonra Archimedes ve Apollonios tarafından yeniden işlenip değerlendirilecektir. Aristoteles, astronomiye ilişkin görüşlerini Fizik ve Metafizik adlı eserlerinde açıklamıştır; bunun nedeni, astronomi ile fiziği birbirinden ayırmanın olanaksız olduğunu düşünmesidir.

Aristotelesˊe göre, küre en mükemmel biçim olduğu için, evren küreseldir ve bir kürenin merkezi olduğu için evren sonludur. Yer evrenin merkezinde bulunur ve bu yüzden, evrenin merkezi aynı zamanda Yerˊin de merkezidir. Bir tek evren vardır ve bu evren her yeri doldurur; bu nedenle evren-ötesi veya evren-dışı yoktur. Ay, Güneş ve gezegenlerin devinimlerini anlamlandırmak için Eudoxosˊun ortak merkezli küreler sistemini kabul etmiştir. Acaba Aristoteles bu kürelerin gerçekten varolduğuna inanıyor muydu? Elimizde buna ilişkin kesin bir kanıt bulunmamakla birlikte, geometrik yaklaşımı Mekanik yaklaşıma dönüştürmüş olması, inandığı yönündeki görüşü güçlendirmektedir.

De Caeloˊda (Gökler Üzerine) yapmış olduğu en son belirlemelere göre, en dışta bulunan Yıldızlar Küresi, yani evreni harekete getiren ilk hareket ettirici, aynı zamanda en yüksek tanrıdır. Metafizikˊte ise, Yıldızlar Küresiˊnin ötesinde, sevenin sevileni etkilediği gibi gökyüzü hareketlerini etkileyen, hareketsiz bir hareket ettiricinin bulunduğunu söylemiştir. Öyleyse Aristoteles, yalnızca gökcisimlerinin tanrısal bir doğaya sahip olduğuna inanmakla kalmamakta, onların Canlı varlıklar olduğunu da kabul etmektedir. Bu evrenbilimsel kuram, Fârâbî ve İbn Sinâ gibi Ortaçağ İslâm Dünyasıˊnın önde gelen filozofları tarafından da benimsenecek ve Kuran-ı Kerimˊde tasvir edilen Tanrı ve Evren anlayışıyla uzlaştırılmaya çalışılacaktır.

Aristotelesˊe göre, Evren, Ayüstü ve Ayaltı Evren olmak üzere ikiye ayrılır; Yerˊden Ayˊa kadar olan kısım, Ayaltı Evrenˊi, Ayˊdan Yıldızlar Küresiˊne kadar olan kısım ise Ayüstü Evrenˊi oluşturur. Bu iki evren yapı bakımından çok farklıdır. Ayüstü Evren ve burada yer alan gökcisimleri, eterden oluşmuştur; eterin, mükemmel doğası, Ayüstü Evrenˊe ezelî ve ebedî bir mükemmellik sağlar. Buna karşılık, Ayaltı Evren, her türlü değişimin, oluş ve bozuluşun yer aldığı bir evrendir.

Burası, ağılıklarına göre, Yerˊin merkezinden yukarıya doğru sıralanan dört temel öğeden, yani Toprak, Su, Hava ve ateşten oluşmuştur; toprak, diğer üç öğeye nispetle daha ağır olduğu için, en altta, ateş ise daha hafif olduğu için, en üstte bulunur. Aristotelesˊe göre, bu öğeler, kuru ve yaş ile Sıcak ve soğuk gibi birbirlerine karşıt dört niteliğin bireşiminden oluşmuştur. Varlık biçimlerinin mükemmel olmaları veya olmamaları da Yerˊin merkezine olan uzaklıklarına göre değişir.

Bir varlık Yerˊe ne kadar uzaksa, o kadar mükemmeldir. Bundan ötürü, merkezde bulunan Yer mükemmel olmadığı halde, merkeze en uzakta bulunan Yıldızlar Küresi mükemmeldir. Bu mükemmel küre, aynı zamanda Tanrı, yani ilk hareket ettiricidir. Aristoˊnun bu ve diğer görüşleri orta çağ boyunca bir çok filozozu etkilemiş, ve daha sonraki dönemleri de şekillendirmiştir. belki de felsefenin temel ilkeleri Arsito mantığı üzerine kurgulanmıştır

0 yorum:

Yorum Gönder

E-Bülten

E-Bültene kaydolduğunuzda, yayınlanan her yazı anında size email yoluyla ulaşır.

Copyright © 2012 blueyesil, All Right Reserved. Türkçeleştirme Furkan Özden